top of page

Dünya'da Neredeyim ?



İnsanın duyu organlarıyla topladığı bilgileri işlemesi çok önemlidir. Bu sayede günlük hayatımızda bizler çevremizde olan bitene karşı tedbirler alırız ya da olağan akışın güvenli olduğunu düşünüp anı yaşamaya devam ederiz. Yolda yürürken uzakta bir araba gördüğümüzde beynimiz bize “uzakta bir araba var, bize doğru geliyor ama güvendesin karşıya geçebilirsin diyebilir” ya da yatağa uzandığımızda gözlerimiz tavanı gördüğünde yatay pozisyonda olduğumuzu anlarız. Gerçekten sadece bize bu hissi veren gözlerimiz mi? Sorumuzun cevabı, hayır. Çünkü gözlerimizin işlevi temel olarak bize sunulan görsel bilgiyi işlemek ve anlamlandırmaktır. Oysa arabanının bizim olduğumuz noktaya göre nerede olduğunu ya da yatağa uzandığımızda yukarının neresi olduğunu görme duyumuzla yakından ilişkili olan bir başka duyumuz sağlar. Vestibüler duyu.


Vestibüler sistem, çocukken bize öğretilen beş temel duyudan biri olmayabilir, ancak muhtemelen en temel olandır. Bu, çocuğun anne karnında doğumdan önce deneyimlediği ilk duyudur ve diğer duyularımız geliştikçe, pek çok yönden düzgün bir şekilde entegre olmak için vestibüler sisteme bağlıdırlar. Vestibüler sistem bize baş pozisyonumuzdaki, yerçekimindeki çekmeyle ve hareket yönümüz ve hızımızdaki değişiklikler hakkında bilgi verir. Vestibüler sistem, dengeyi, net görüşü, yeterli kas tonusunu ve koordinasyonu sürdürebilmemiz için ayarlamalar yapmak gerektiğinde diğer duyularımıza sinyal verir.


Vestibüler duyu denge ve hareketle doğrudan ilişkilidir. Bize aşağısı nerede?, yukarısı nerede?, ben neredeyim? gibi soruların cevaplarının yanı sıra dünyada nerede olduğumuz sorusunun da cevabını yine bu duyudan aldığımız mesajlarla anlamlandırırız. Vestibüler duyu boyundan, gözlerden ve iç kulaktaki bir merkezden aldığı uyaranları alır ve işlemesi için beynimize iletir. Düzgün hareket edebilmemiz için kas tonumuzun ayarlanmasında yine vestibüler duyu devreye girer.


Yer çekimi insan üzerinde sürekliliği olan bir etkiye sahiptir. Yaşamın her anında uyurken, yemek yerken, yürürken, spor yaparken, dans ederken yani her an bize etkisi vardır. Bu etkiden kaçınmak imkansızdır. İç kulaktaki reseptörler yer çekimi tarafından uyarılır böylece başımızın her hareketi kayıt edilir. Böylece başımızı öne, arkaya, sağa, sola eğdiğimizde ya da hareket ettiğimizde veya durduğumuzda vücudumuzun uzayda nerede olduğu hakkında bilgi sağlar.


Vestibüler sistemin önemini biraz daha anlamak için kendinizi bir nehre atılmış bir yaprak olarak düşünün. Nereye doğru gidiyorsunuz? Karşınıza neler çıkacak? Karşınıza çıkabilecek güçlükler için önlem alabiliyor musunuz? Başınız suyun içinde mi yoksa sırt üstümü devam ediyorsunuz? Şimdi bir göle düştünüz ve su sizi hareket ettirmiyor. Ne yapacaksınız? Ömrünüzün sonuna kadar öylece bekleyecek misiniz? Vestibüler sistem iyi çalıştığında tüm bu soruların cevabını size veriyor olacaktır. Siz de verilen bu mesajlara anlamlı cevaplar üreterek suya düşmüş bir yapraktan ziyade bilinçli eylemlerde bulunup hayatınızı istediğiniz şekilde devam ettirebileceksiniz.

Kranowitz (2015)’e göre bireyin hayatta kalması için temel ihtiyacı dünya ile ilişkide olmasıdır. Vestibüler sistemin yer yüzünde nerede olduğumuza dair bize bilgi verdiğini ifade etmiştik. Yeryüzü ile bağlı olmamızdan doğan güvene yer çekimi güveni denir (Kranowitz, 2015). Yer çekimi güveni insana hareket etme konusunda motive eder. Çünkü ne olursa olsun biliriz ki tekrar istediğimiz pozisyona gelmemizde sorun olmayacaktır. Fakat vestibüler sistemi düzgün çalışmayan bir çocuk için aynı şeyleri söylemek zor gibi görünüyor. Onun ayaklarının bir anlığına yerden kesilmesi dünyada nerede olduğu algısının kaybolması suda süzülen bir yaprak gibi hissetmesine neden olacaktır. Bu nedenle hareket etmekten sürekli olarak uzak durmaya çalışacaktır.

Vestibüler sistem hareket ve denge üzerinde doğrudan etkili bir yapıdır. Bize vermiş olduğu mesajlarla dengeli olmanıza ve doğru hareket etmemize yardımcı olur. Hareket etmek insan doğasının değişmez bir parçasıdır. Çocukluktan itibaren çevre ile etkileşiminden, yetişkin bir birey olarak hayatımızı devam ettirmek için çalışmamıza kadar hareket hayatımızın her anında bizimledir. Vestibüler sistemden gelen uyaranlar doğru işleniyorsa genel olarak hareket ve denge ile ilgili sorunlarla karşılaşmayız. Fakat vestibüler duyu sorunları olan insanlar için durum böyle değildir. Dolayısıyla dünya ve çevresindeki sosyal hayata uyum sağlamada güçlükler yaşayacaktır. Hareketlerindeki düzensizlik, yaptığı işlerde sakarlıklar dışarıdan garip ve başkaları açısından komik görünebilir. Bu durum doğrudan duygusal güvenin zedelenmesine, içinde hareket barındıran aktivitelerden uzaklaşmasına neden olacaktır.


Vestibüler Sistem Ne Kadar Önemlidir?

Vestibüler sistemin hemen hemen tüm duyu sistemlerinde eli vardır. İşte işlevlerinden birkaçı: Ortamı anlamak için görsel ve işitsel işlevleri etkiler ve uygun ayarlamaları yapar. Okuma ve yazma gibi zihinsel ve fiziksel aktivitelerde koordineli hareketlere rehberlik eder. İp atlamak veya top sürmek gibi ritmik aktivitelerde gerekli olan kaba ve ince motor hareketlerinde hassasiyeti ayarlar ve zamanlamayı tutar. Uzayda olduğumuz yere ve nesnelerin birbiriyle ilişkili olduğu yere yönelim (uzamsal ilişkiler) sağlar. Bileşenleri sıralar, konuşma ve dil gibi eylemlerde uygun zamanlama ve ritim sağlayarak önce veya sonra gelenleri farklılaştırır. Yerçekimi detektörü görevi görür ve dik bir dik duruş için kasları uyarır. İleriye doğru bakan gözler beyin için en uygun pozisyondur. Hareketi durdurabilmemiz, başlatabilmemiz ve devam edebilmemiz için kas hareketlerinin eşzamanlılığını sağlar.


Sistem doğru çalıştığı zaman çevremizde güvenle hareket ederiz. Tökezlersek veya düşersek, kendimizi toparlayabilir ve bir daha yapmamak için ayarlamalar yapabiliriz. Ayrıca dengesiz yapılara, düzensiz yüzeylere veya bizi hareket ettiren şeylere (yürüyen merdivenler, asansörler, insan taşıma araçları gibi) adapte olabilir ve bunlarla etkileşime girebiliriz.

Vestibüler işlemeyle ilgili zorluklar, günlük yaşamın birçok yönünü zorlaştırabilir. Bu çocuklar tembel, hiperaktif, beceriksiz, dikkatsiz, dürtüsel veya endişeli görünebilir. Disfonksiyon, hipo veya hiper duyarlı olarak ortaya çıkabilir ve diğer duyu sistemlerine çok benzer şekilde, bir çocuk her ikisinin de davranışlarını sergileyebilir.


Bununla birlikte, vestibüler sistem doğru çalışmıyorsa, nerede olduğumuzu tam olarak bilmeden sürekli hareket halinde olduğumuzu hissederiz. Zorluklar kendilerini şu durumlarda gösterebilir:


Aşırı Duyarlı:

Aşırı duyarlı bir çocuk hareket etmeyi sevmez çünkü en küçük miktarı bile onlara aşırı gelebilir. Hızlı hareket, özellikle kontrolü onların ellerinde değilse stresli olabilir. Bu özellikle arka koltukta seyahat ederken bazı çocukların neden huysuzlandığını açıklayabilir. Dönme hareketi en kötüsüdür ve baş dönmesine, baş ağrısına, karın ağrılarına ve mide bulantısına yol açar. Birinin bu tür hareketlere katılmasını izlemek bile onları rahatsız hissettirebilir. Lunaparklardaki oyuncakları izlemek bile onların için rahatsız edici olabilir. Ayakların yerden kalktığı yerlerde (sallanmak gibi) hareketlere tahammül etmek zor olabilir, çünkü ağırlık merkezindeki değişiklik yeni bir rahatsız edici duyusal bilgi akışına neden olabilir. Yer nerede? Düşüyor muyum?


Az Duyarlı:

Harekete geçmek için güdüleri yok gibidir. Çok sık düşebilirler ve farkında değillerdir. Kendilerini tehlikelere karşı koruma yoktur. Düşerken bir yerlerden tutunma gibi eylemleri yerine getirmezler. Harekete geçmesi için bir dürtüye ihtiyaç duyar. Hareketi başlatmada zorluk yaşadığı gibi durdurmada da zorluklar yaşarlar. Ebeveynler kolay bebek olarak nitelendirilebilirler. Başkalarının kollarında dahi uykuya dalabilirler, sorun çıkarmazlar. Genellikle uykuları çok uzundur.


Duyusal Arzu:

Herhangi bir oyun alanına veya eğlence parkına gidin. Onları, bedenlerine meydan okumak ve yerçekimini test etmek isteyen heyecan arayanları bulabilirsiniz. Devam etmemiz için biraz harekete ihtiyaç duyan çoğumuzun aksine, bu çocuklar, sistemlerini modüle etmek için uzun süreler boyunca hızlı ve yoğun girdiler ister. Tema parkında en uzun, en yüksek, en hızlı yolculuğa çıkmak isteyenler onlardır. Bunlar, baş aşağı asılı duran, salıncak setinde yüksek ve hızlı sallanan, atlıkarıncada gerçekten hızlı dönen veya bir maymun gibi eşyaların tepelerine tırmanan onlardır. Genellikle iyi vücut farkındalığı veya koordinasyonu olmadan hızlı ve dürtüsel olarak hareket ederler.


Yerçekimi Güvensizliği:

Hepimizin yerçekimi ile bir ilişkisi var. Bununla birlikte, aşırı duyarlı bir vestibüler sistemle sonuç, yerçekimsel güvensizliktir. Bu, aşırı hareket, dik konumda olmama, düşme veya düşme olasılığı nedeniyle ayaklarının yerden kalkması gibi anormal bir korkudur. Düşmek bir korku olduğu için bu kolayca üstesinden gelebilecekleri bir şey değildir. Öngörülemezlik ve kontrolleri dışındaki her türlü hareketi atlatmak için durumlardan kaçınmaya veya onları manipüle etmeye çalışırlar. Yerçekimine olan güvensizlikleri, bulundukları yere, eylemlerine, çevrelerine ve etrafındakilere güvensizliğe kadar uzanabilir. Uçakta seyahat etmekten korkan veya yüksekten korkan insanlar bunlara örnek olabilir.

Şimdi vücudunuz için rahat bir pozisyon alın ve muhtemelen ilk defa hakkında bilgi sahibi olduğunuz vestibüler duyuyu kendi bedeninizde anlamlandırmaya çalışın. Bu kendi vücudunuza yönelik farkındalığın artmasını sağlayacaktır. Ardından artık benimsediğiniz bu duyuyu çocuğunuzu daha iyi anlamak için kullanma vakti gelmiştir. Onun hareketlerini, günlük yaşamda karşılaştığı fiziksel zorluklara karşı tepkisini ve korkularını gözlemleyerek vestibüler duyu kaynaklı bozuklukları anlayabilir ve ona yarım etmek için harekete geçebilirsiniz.



Kaynakça

Kranowitz, C. S. (2015). Senkronize olamayan çocuk. (Çev. Esra Şeker Baggio). İstanbul: Pepino Yayınları.

 
 
 

Comments


Contact

Adres:

Şafaktepe Mah.

Arif Yaldiz Cad. No: 49/A

Mamak / Ankara

Mobil Telefon:

05307767174

  • Black Facebook Icon
  • Black Twitter Icon
  • Black Instagram Icon
  • Black YouTube Icon

© 2021 by Gökhan Şenel

Gönderiniz için teşekkürler

bottom of page